


Small Heading
Beden Duygu Düşünce Bireysel ve Kurumsal
Dönüşüm Çalışmaları
REFLEKTİF CHİ-KONG ile Şifayı Uyandırma
Chi kong’un kısa tarihi:
Eldeki belgeler 5000 yıl öncesine gider. O dönemlerde Çin imparatorları ‘Gök oğulu’ olma ünvanını taşıyordu. Sıradan insanlar için bu ‘Her şeye gücü yeten ve Kudretinden sual olunmayan’ manasını taşıyordu. Böylece sıradan, aklı koşullara ve olaylara bağlı, günlük geçimini sağlamak gailesiyle yaşayan insanın ‘korku ve ümit’ üzerinden idaresi mümkün oluyordu. Ancak böyle geniş bir imparatorluğun yönetimi ve sürdürülebilirliği için yöneticilerin akıllarını olayların ötesine, aşkınlıklara, evrensel, koşullardan hem soyutlanabilen hem de gerektiğinde koşullara uygulanabilen akla yükselmeleri ve yaşamlarının önemli bir kısmını bu akıl düzeyinde sürdürmeleri gerekiyordu.
İşte bu ‘Gök oğlunun’ ( çoğulda oğullarının ve kızlarının, çünkü halk tarafından tek kişinin yönetimi gibi algılansa dahi esasında karar mercii olan imparatora etki eden çeşitli alanlarda uzman kurullar, güç çevreleri ve danışmanlar daima vardı) bu evrensel, aşkın akılda düşünüp uygulamaya karar verebilmesi için belirli bir frekans içinde olması gerektiği keşfedilmişti.
Böylece karar yetkisi olan imparatorun, fikir/çözüm üretme merciinde oturanların, komutanların, kritik notalarda savaşan askerlerin, bilim insanlarının, sanatçıların ‘bu frekanslarda var olarak’ ülke ve kendileri için daha iyi sonuçlara ulaşmaları hedeflenmişti. Chi kong ustaları bunu sağlayan ‘hareket ve nefes/akış birliği’ tekniklerini binlerce yıl içinde geliştirdi. Ülkenin varlığı bu şekilde korundu. İmparatorluğun yerini halk yönetimine devretmesi ile son yüzyıl içinde bu teknikler halk arasında özellikle bağışıklığı güçlendirici niteliğinden dolayı ‘önleyici tıp’ yöntemi olarak devlet tarafından desteklenerek yayıldı. Yirminci yüzyılın başında Çine giden araştırmacılar tarafından öğrenildi, yüzyılın ikinci yarısından itibaren de Çinli ustaların batıya göç edip öğretilerini yayması ile batıda geniş kullanıcılara ulaştı. Batılı bir çok usta yetişti. Onlar bu teknikleri lüzumsuz kimi folklorik öğelerinden arındırarak ileri taşıdılar.
Frekanslar Meselesi :
Bu günkü ölçülebilir veriler içerisinde değerlendirirsek beynin yaydığı dalgaların kaotik ve parazitli Betada değil, armonik birliği algıya müsaade eden yumuşaklıkta olan Alfada ve zaman zaman son derece latif yayılımda olan Tetada olması gerekiyordu. Delta frekansı ise daha da yumuşak değişkenli bir frekans düzeyidir. Aşağıda Beta ve Alfa düzeyleri hakkında bilgi vermekle yetineceğim. Eklediğim tabloda frekanslar üzerinde kısa bilgi mevcut.
Betada Yaşam :
Günlük hayatımızın mücadele ile geçen zamanlarında özel ön çalışma yapmadıysak genelde düzensiz diyebileceğimiz bir yayınımda olan Beta frekansında yaşarız. Bu noktada hayatın ‘anlamı’ muhakkak gelecekle ilgilidir. Beklentiler, korkular, geçmişten gelen duygu yüklü anılar bizi ve eylemlerimizi güder. Rasyonel bilincimiz bizi daha berbat bir durumdan korumak için ya da daha iyi bir yaşama kavuşmak için mantıklı çaba göstermeye yönlendirir. Böylece dünya düzeni kör topal gider. Bunu taşlı bir yolda, ağlayıp inleyen insanların çektiği, köşeli tahta tekerleri olan, gereksizce ağır malzemeden yapılmış bir yük arabasının gidişine benzetebilirsiniz. Bu frekansta nefes diyaframın üstü ile hatta akciğer kapasitesinin çok az bir bölümü kullanılarak alınır. Kişi daima tehdit içinde hisseder. Kişi ava çıkmış ama kendini av olarak buluvermiştir.’Yaşamak risk içerir’ duygusu hakimdir, çünkü beklentiler daima dışsaldır, taktir de öyle.
Alfada Yaşam :
Alfa frekansı kişinin yaratıcı akışa çabasızca katılabildiği durumdur. Beden ve akıl bu frekansta ayrı değil birdir. Dışarıda bir anlam arayışı yerini ‘burada olmaya’ bırakır. Anlam aranan, dışarıda bir şey değildir. Bedenimizi kaldıran suyun içinde durmak gibidir. Su ve bedenin ayrılığı anlamsızdır. Yer çekimi yerini hareketin merkezine yayılan çekime bırakmıştır. Nefesler diyafram karna doğru akar. Kandaki oksijen miktarı artar. Burada avcı ile av arasında barış dolu bir dans deneyimlenir. Varoluş bu dans içinde mükemmeldir.
Reflektif Chi Kong nedir ?
Chi Kongun batıda geliştirilmiş, özellikle bedenin üç ana merkezinde yoğunlaşan akışın yeniden düzenlenmesi ve birbirine uyumunu arayan bir uygulamadır. 1970 li yıllardan beri başarıyla uygulanmakta ve şifanın uyanmasına hizmet etmektedir. Bu uygulamayı bana öğreten, aynı zamanda Makrobiotik beslenmenin yaşayan en eski eğitmeni olan hocam John Kozinski, 2008 yılında Massachussette yaptığımız çalışmalarda bana 35 yıllık şifa uyandırma çalışmalarında rastladığı en etkili yöntemin bu olduğunu belirtmişti. Bu uygulamayı yaşamıma kattığımda söz ettiği etkileri deneyimledim.
Reflektif Chi Kong eğitimi nasıldır ?
Beş gün, birer buçuk saatlik çalışma ile öğretilebilecek kadar basittir.
Bu eğitim set olarak alınmalıdır. Haftada bir gün olarak verilebildiği gibi kişi eğer aralarda uygulama motivasyonunu bulamayacağını düşünüyorsa, beş gün arka arkaya olan eğitimlerimizi almalıdır. Süreç içerisinde Nefes, Hareket ve Meditasyon içerir.
Kimler Chi Kong yapabilir? Sürece girecek kişinin bakış açısı nasıl olmalıdır ?
Özellikle Reflektif Chi Kong söz konusu olunca bunun her yaştaki insana uygun olduğunu söyleyebilirim. Şayet belirli bir bilinç kapasitesindeyse, yani uygulamaları öğrenip günde 20 dakika kadar uygulayabilir düzeydeyse ve en önemlisi, kişinin o dönemdeki yapısı o adımı atmaya hazır ise Chi Kongdan fayda sağlaması beklenmelidir. Ancak tamamlayıcı tıp uygulamalarını ‘hap’ gibi gören ve bir kez alarak işe yarayacağını düşünen bilinç için faydalı olamayacaktır. Bütünsel bilinç iyi olmayı değil daha iyi olmayı arar. Sürece saygı duymak hem batının hem de doğunun ortak değerlerindendir.
Chi nedir ?
‘Chi/Çi’ yada ‘Ki’ akmakta olan dirimselliği ifade eden tabirdir. “Sadece insan bedeninde değil, gökte, yerde, yıldızlarda, kalemde, masada, kuşta ve her şeyde mevcuttur” demek yanlıştır, o akış var olanların asli maddesidir. Dolayısıyla bir beden yada masa var birde Ki var demek yanlış anlatmak olur. Algımıza açık olan fiziksel beden ve onun astral bedenleri ( bu günkü teknoloji ile belirli düzeylerde tespit edilebilmiş olan ) akışın yoğunlaşmaları ve boşluklar olarak algıladıklarımız ise seyrelmeleridir. Chi kong bu akışın deneyimlenmesi ve yeniden düzenlenmesi yani kozmik dansa, armoniye katılmasından ibarettir. ‘Kong’ ise ‘(niyet içeren) eylemi’ gösteren tabirdir. Ki ve Kong birleştiğinde ‘eyleme katılmış akış’ ifade edilmiş olur.
Chi Kong uygulamasından neler bekleyebiliriz?
-
Hem fiziksel hem de zihinsel şifalanın uyanması anlamına gelir. Çin de Chi Kong uygulamaları hastanelerde uzun yıllardan beri kullanılmakta ve katılımda bulunabilen hastalarda olumlu sonuçlar göstermektedir. Darısı başımıza. Ama böylesine maliyetsiz bir yöntemin hastaneler girmesi hasta için iyi, ilaç ve hastane sektörü için ise kârsız olacaktır. Zaten sağlık sisteminin içindeki en feci çelişki de budur.
-
Chi Kongu size bilen birisi öğretir ama sonra siz kendi başınıza uygulamakta özgür olursunuz. Dolayısı ile dışa bağımlılıktan sizi kurtarır. Sürekli bir ödeme gerektirmediği için orta vadede bile gayet ekonomiktir.
-
Tek başınıza uygulayabilirsiniz. Bir eş gerektirmez. Çok dar bir alanda dahi uygulanabilir.
-
Modern tıbbın uygulamaları ile çelişen tarafı yoktur, yan tesir içermez. Tamamen bağışıklığınızı uyandırmak üzerine çalışır. İyileşmeyi hızlandırır.
Chi Kong yaparken derin bir iç neşeyi arayın, hareketin ve nefesin ince sınırları içinde.
Ustalarımdan M. Bobaroğlunun çok güzel ifade ettiği gibi "Oyunu ciddiye alarak oynamak" kişiyi kendi aşkınlığına dönüştürür.
Orada buluşmak üzere . Şifa ve neşe üzerinizde olsun.
Ümit Arhan Gürel
www.macrobiotix.com